Hasır Sepet

Cumartesi, Ekim 29, 2005

EDİRNE'NİN MEYVE SABUNLARI


Daha önce Edirne'nin ünlü meyve sabunlarını duyanlarınız vardır eminim. Bu zamana kadar neden yazmadım bilemiyorum.
Benim çocukluğumda yanan eski Alipaşa çarşısında bu sabunlar satılırdı. Ama renkleri şimdiki kadar canlı, görüntüleri bunca duru değildi. Son birkaç yıldır, yine yoğunlukla Alipaşa Çarşısında olmak üzere satıldıklarını görüyorum. Bir Edirne'li ve Edirnesever olarak benim evimde bulunması da kaçınılmaz elbette.
Arada bir üzerlerini çiçekler için kullanılan su püskürtücüsüyle ıslatıyorum, böylelikle özellikle üzümler yeni yıkanmış gibi gözüküyorlar.
Bu sabunlar yeni moda olan bir şey değil, ta Osmanlıya dayanıyorlar. Aynalı süpürgeler, Edirnekârî ve meyve sabunları bizim karakteristiklerimiz aslında. Onların yapılış sebepleri de çok ilginç ve hoş, Trakya kadınları hem süsleriyle hem güzellikleriyle ünlü imişler. Bunu muhafaza edebilmek için de evi süpürürken kullandıkları el süpürgelerine bile minik aynalar takarlarmış ki, her an nasıl gözüktüklerini kontrol edebilsinler. Başka yörelerde de aynalı süpürge yapıldığını duymuştum, örneğin Kilis'te.
Meyve sabunlarının çok güzel başka resimleri için burayı, yapılışını öğrenmek için burayı, aynalı süpürgeler için burayı ziyaret edebilirsiniz. Meyve sabunlarını alabilmek için ise ya yolunuzu Edirne'ye düşüreceksiniz, yada şuradan sipariş vereceksiniz.
Sizin de kendi yörenizle ilgili bildikleriniz varsa mailimden bana ulaştırabilirsiniz. Onları da yazmak isterim. Ben bu el emeği göz nuru şeyleri çok seviyorum çünkü.

Cuma, Ekim 28, 2005

KAKAOLU BAHARATLI KURABİYELER


Bu kurabiyeleri bugün denedim. İçindeki karanfil, tarçın ve kakaonun birleşimi muazzam. Fakat bir negatif yanı var, kurabiyeler biraz kuru. Sert değil ama kuru. Kahvesiz - çaysız tıkayabilir.
Tarifi şuradan aldım, ben yazmıyorum çünkü bence tam puan alacak kadar güzel değiller. Bu tip kurabiyeleri seviyorsanız deneyebilirsiniz tabii yine de.
Yarım ölçü yaptım ve 25 tane kurabiye çıktı bu ölçüyle. Tarifteki buttermilk in yerine de yoğurt kullandım.

Cuma, Ekim 14, 2005

AYICIKLI BİBLO



Geçenlerde Remzi Kitabevi'nden bir hobi kitabı aldım. İçindekileri görseniz gözlerinizi yerinde tutmakta zorluk çekerdiniz, ki benimkiler bi parça uğradı. Bir takım nakış işleri var ki bana pek gelmez, daralıveriyorum hemen. Zaten profesyonel işi gösterilenler biraz daha, ben de beceremem. Örgüleri yapabilmek isterdim ama örme bilmiyorum, dümdüz haricinde. En kısa zamanda en azından bu kitapta gösterilenleri öğrenmeliyim, çok heves ettim valla.
Ben de kendi dişime göre bu bibloyu buldum içinde. Cuma, malum, boş günüm, soru hazırlamak, ütü yapmak, yemek yapmak, ortalık süpürmek ve toplamak, çamaşır yıkayıp asmak gibi entellektüel faaliyetlerimin arasında da bunu yaptım.
Yalnız ayı deyip geçmeyelim, o bir imkansızlıklar ayısı!! Pişmesi bir dertti boyaması bir dert! Önceki senelerden kalma ahşap boyama ekipmanımı çıkardım, renklendirebilmek amacıyla. Fakat işe bakınız ki, bütün fırçalarımı tutkala batırıp öyle bırakmışım, böylelikle tel tel değil bir bütün halinde, tahtadan hallice fırçalarım olmuş. Bu gördüğünüz ayı parmak ve kürdan marifetiyle boyandı. Dışarı çıkıp yeni fırça alamayacak kadar üşengeç, fırça alana kadar boyamayı erteleyemecek kadar sabırsız bir insan olan kendimi takdimimdir!
Bu bir denemedir, daha iyisini önümüzdeki günlerde yapacağım. Ayrıca bu böyle yalnız başına takılan bir ayı değil, kocası da var, ikisi birlikte ayrı ayrı çerçevelerin içine girip duvar panosu oluyorlar, ki ben kendilerinin banyomun tam karşısında boş duran duvarı güneş gibi aydınlatacaklarına kaniiyim.
EN kısa zamanda projemin bitmiş halini de bekleyin!!

Not: Geçenlerde bahsettiğim dehşetengiz projem bu hamur ayıdan ibaret değildir, yanlış anlaşılmasın!

EBRULİ KEK

.


10 gün olmuş yazmayalı, okula açıldığında vakit çok çabuk geçiyor. Dur şu hafta bitsin, Cuma gelse de dinlensem filan derken ne olduğumu anlamıyorum. Hele de şimdi önümüzdeki hafta ilk yazılıları yapacağım o zaman iyice gazlar gider.
İftarım kazasız belasız geçti, yemeklerim beğenildi, kek de süper oldu.
Kadim arkadaşım Lale, bir konuşmamızda, kendini, kek kurabiye türü şeylerin içine mutlaka faydalı bir şey koymak zorunda hissettiğini, yoksa boş yere un ve yağ yediğini düşündüğünü söylemişti. Ne zaman kek yapacak olsam onun bu sözleri aklıma geliyor. Bu kek, işte bu sebeple tam Lalelik. Çocuklu hanımlar da tercih eder sanıyorum. İçinde yok yok çünkü.
Tarifin kaynağı şurası. Teşekkür ederim Yelda!
Biz hiçbirimiz çocuklu hanım falan değildik ama olanca yemeğin üzerinden çekirge sürüsü gibi geçtik. Kekten de ertesi güne bir dilimcik bile kalmadı.
Kesinlikle tavsiye ederim, hem kolay hem çok lezzetli hem de faydalı bir ürün. Yiyiniz, yediriniz...:)

EBRULİ KEK

Malzemeler:

2 bardak rende havuç
125 gr. oda sıcaklığında margarin
yarım kutu labne peynir
3 yumurta
2 bardak kekun(yoksa 2 bardak un+1 paket kabartma tozu)
1 paket vanilya
2 avuç hindistan cevizi rendesi
2 avuç ceviz
1 çay kaşığı zencefil
1 tatlı kaşığı tarçın
8o gr. bitter çikolata
1 portakal veya limon rendesi
1 bardak tozşeker

Üstü için: 1/2 paket süt kreması, 1/2 paket labne peyniri, pudra şekeri

Fırın 180 derece

Yapılış:

1. Oda sıcaklığındaki margarini, yumurtaları ve şekeri krema kıvamını alana dek çırpın.
2. Labne peyniri de eklenip çırpmaya devam edin.
3. Havuç rendesi, hindistan cevizi, ceviz, portakal veya limon kabuğu, tarçın, vanilya ve zencefili karıştırın ve tekrar çırpın.
4. Un ve kabartma tozunu bir kapta birlikte eleyin, sonra karışıma ekleyin ve karıştırın.
5. Bitter çikolatayı bıçakla kıyıp içine ekleyin ve fazla karıştırmadan, önceden ısıtılmış fırında pişirin.
6. Çıkarıp soğuttuktan sonra, pudra şekeri, krema ve labneyi birlikte sertleşene kadar çırpın. Yarısını ayırıp kakao ekleyin.
7. Kalıptaki kekin üzerine önce beyaz kremayı yayın, üzerine kaşıkla kakolu kremayı toplar halinde koyun. Tahta temiz bir çubukla birbirine karışacak şekilde ebruli şekiller oluşturun.

Salı, Ekim 04, 2005

FİYASKO


İşte tarifleri yapmadan buraya reklam edersem olacağı budur.
Misafirlerim için daha yapmadan, resim ekleme sözü verdiğim Domino Kek ve Mantarlı Tart'ın başına gelenler, bacakları kırılan Polyanna'nın başına gelenlerden bile acıklı. Kimse Polyanna'nın üzerine kullanma tarihi geçmiş krem şanti sürmedi en azından :(

Süper lezzetli bir kek yapıldı bir gün önceden, ikinci gün üzerine krem şanti sürülecek, çikolatadan ince çizgilerle hatları belirlenecek ve renkli bonibonlarla da domino taşlarının noktaları yapılacaktı. Bütün bu aşamalar kusursuz bir biçimde yerine getirildi ve bir tanesi deneme amacıyla yenildi. Ağızdaki nereye tükürülse bilinemedi, krema bozuuukkk!!!! Tüm bu işleme uğramış kekler atıldı, kalanlar da epey hırpalanmış olduklarından, onları çikolata sosuna batırıp üzerilerine çikolata çizgiler çekmek suretiyle kurtarılmaya çalışınıldı. Netice; sıcak çikolata sosuna giren kekler darma duman oldu, misafirlere çıkarılacak halde olmamalarına karşın "Neyse, yabancı değiller" düşüncesi ile yine de çıkarıldı. Deli olundu!!!
Mantarlı Tart'ın hamuru tahtadan hallice oldu. Kalıbından çıkarılıp masaya konulma esnasında ortaya çıkan "takırt" sesi moralleri alt üst etti. Utanma arlanma dinlenilmeden o da misafire sunuldu.
Kendimi asrın salağı gibi hissetmedim desem yalan olur. Sen kalk yemek sitesi aç, hava bas, sonra da bir börek, bir tart ve bir kek yap, insanlar sadece böreği yiyip gitsinler, kekin tutacak yeri kalmasın, tartı dişler kesmesin.
Resim mesim yok... :(
Utanıyorum... :(

NOT: Cuma günü arkadaşlarımı iftara çağırdım, Allah en azından o gün için tekrarından korusun, ne diyeyim...