Hasır Sepet

Çarşamba, Mayıs 25, 2005

YEŞİL YEMEKLER-YARIŞMA-FERNANDO-HAMAMBÖCEĞİ



Bahar geldi yemekler de yeşermeye başladı. Ben bakla yemem ama eşim istedi yaptım, nasıl oldu derseniz bilmiyorum :)
Bu yemeklerin tarifi gayet genelgeçer. O yüzden yazmayacağım. Zeytinyağlı Taze Bakla'yı Ev Cini'nden, Yaprak Sarmayı Portakal Ağacı'ndan aldım. Evdeki malzemelere uydurarak yaptım. Benimkiler onların tıpatıp aynısı değil, muhtemelen sizinki de aynısı olmaz, evde her an herşey bulunmuyor çünkü.
Sarma süperdi ama. Zaten muazzam bir icat yaprak sarma. Sadece Türk mutfağında bu kadar çok çeşitli dolma yapıldığını biliyor muydunuz?
Bugün okulda Şişli İlçe çapında bir Kitap Okuma Yarışması vardı. Biz yan okulda görevliydik. Gitmeden önce Müdür Bey'le bir toplantımız vardı. Tüm öğretmenler laboratuara doluştuk, Müdür Bey geldi ve dedi ki; "Yarışma iptal olmuş!". Resmen gözlerimde sevinç ışıkları çaktı, abartmıyorum. Hiç iki saat yarışmada kalacak halim yoktu. Hoplaya zıplaya eve geldim. Kendime VCD aldım, bir de süper bir çikolatalı tatlılar kitabı. Filmimi seyrettim, kitabımın resimlerine baktım.
Yarın da boş günüm ve ev ilaçlanacak. Mutfakta gördüğüm irikıyım ve iğrenç hamamböceğinden sonra ne yemek yapmak ne de mutfağa girmek istiyorum. Allah yarattı demeden böceği ezen eşim ise abarttığımı düşünüyor. Hamamböceği yahu! Nasıl abartabilirim, tarihteki en iğrenç varlıktan bahsediyorum, hamamböceği! Bu arada biliyor muydunuz bilmem, ben biliyorum da hemen söyleyip malumatfüruşluk yapayım istedim :), taaa o eski Mısır tabletlerinde bile hamamböceğini öldürme çarelerinin anlatıldığını?! Biz silineceğiz dünya sahnesinden bu iğrenç yaratıklar silinmeyecek. Hamamböceği depresyonu! Aramızda psikolog olan var mı? Sürekli hamamböceği görüyorum her yerde :(
Bir öğrencim sitemi keşfetmiş, bazen bizim çocukların bilgisayar bölümünde okuduğunu unutup, kimse bulamaz nasıl olsa diye düşünüyorum ama değil, sobelendim işte :) 9. sınıftayken derslerine girdiğim bir öğrencim o. Adını yazsam mı acaba? Yazayım, Fatih Öger. Bana ayaküstü sitemi bulduğunu, tarif aldığını söyledi. Bir de tarif verdi, süper bir omlet tarifi ama öyle bildiğiniz omletlerden değil, değişik bir şey. Şu hamamböceği tehlikesini bertaraf edeyim, yapıp yazacağım.
Karşı apartmanlardakiler hallerime çok gülüyor olmalılar. Benim evime direkt güneş vurmuyor, daha doğrusu vurduğu saatlerde ben olmuyorum. Şimdi yaz da geldi ışık bol, camın denizliklerine (denizlik miydi?!) iki beyaz mukavva koyuyorum, yol mol gözükmesin diye, yine de gözüküyor arka planda biliyorum :), makine elimde sarka sarka fotoğraf çekiyorum. Ama görüntü kalitesi ışık etkisiyle gerçekten iyi oluyor. Gazeteciliğin çocuklarından yardım mı istesem acaba?...:)
Bir de kuş geldi eve son günlerde, eşimin ablasının. Bize verdi. Üniversitedeyken Sosis isimli, mavi vücutlu, beyaz göbekli bir kuşum vardı. Takdire şayan özgürlük çabaları sergilerdi, bir kılıç kuşanıp Mel Gibson gibi "Freedoooooooommm" diye haykırmadığı kalmıştı. Sonunda da emeline ulaştı, kafesin tellerini esnetip kaçmış. Bit kadar kuştaki azimi görüyor musunuz?! Bu yeşil ama. Adını söyleyince gülmek yok, iki ismi var. Elma ve Fernando !! :) Fernando isimli bir kuşla tanışmış mıydınız? Kendisi takdimimdir :) Televizyon açıldığında yada iki kişi konuştuğunda kuşcağızın da çenesi açılıyor, bu sefer biz daha çok bağırmak zorunda kalıyoruz, o da daha çok bağırıyor akabinde ve biz de. Bu aralar bize gelmeyin sayın sitemi okuyan ve eve gelen arkadaşlarım. Muazzam bir kakafoni hüküm sürüyor!
Uzun oldu, olsun bu sefer de böyle, ne yapalım...

Pazartesi, Mayıs 16, 2005

HİNDPARE



Geçenlerde Sibel Süslü bana bir yemek kitabı yolladı. e-kitap daha doğrusu. İnanılmaz faydalı bir eser, en azından tatlılar için. Sibelcim sana teşekkür ederim yeniden bir çok :)
Her erkek böyle midir bilmem ama benim civarımdakiler öyle çikolatalı pastaymış meyvalı tartmış böyle ıvır zıvır tatlılardan hoşlanmıyorlar. Babam için tatlı demek şekerparedir, Uğur içinse baklava. Tatlı dediğin şöyle şeker komasına sokacak gibi olmalı, illa ki tereyağına bulanmalı. Yani anlaşılmalı ki benim özenip bezenip yaptığım o caanım çikolatalı şeyler bir burun kıvırtmayla karşılaşıyor. Ha yenmiyor mu? Son kırıntısına kadar, ama popüler değil işte:)
Kızlar babalarına benzeyen erkeklerle evlenirler!!
Bu da Uğur şerbetli tatlı yesin tatlısı. Sizin de eşiniz böylese yapın derim, kuru-şerbetsiz halinden yedim ben bir tane, güzeldi çok.
İçeriğinden dolayı adı Hindpare. e-kitabımın ilk tarifi. Ekleyebilsem siteye eklemek istiyordum kitabı ki siz de indirebilesiniz, ama şimdilik bir yöntem bulamadım, belki daha sonra.

HİNDPARE

Malzemeler:

2 Adet yumurta
250 Gr. Margarin
½ çay bardağı toz şeker
½ çay bardağı hindistan cevizi
Kabartma tozu
Vanilya
Aldığı kadar un

Şerbet İçin
3 su bardağı şeker
3 su bardağı su
½ limon suyu

Fırın 180 derece

Yapılış:

1. Margarin ve şekeri krema haline gelinceye kadar çırpın.
2. Diğer malzemeleri içine ekleyerek elde yoğurun. Ceviz büyüklüğünde yuvarlayıp pembeleşene kadar pişirin.
3. Şerbeti önceden kaynatarak soğumaya bırakın. Daha sonra sıcak kurabiyelerin üzerine soğuk şerbet dökün.

Salı, Mayıs 10, 2005

TAVUKLU TART



Bu akşam yaptığım bir yemek bu. Ucundan kemirdiğim kadarıyla son derece güzeldi, tavsiye ederim. Ben tavuğa baharat eklemesi yapmadım, bizim evde baharatlı yemekler pek talep görmüyor çünkü, ama seviyorsanız aklınıza gelen her tür baharat da eklenebilir.
Bu arada birşey daha sormak istiyorum. Bu aralar bazı arkadaşlarımın evde pasta, kek, börek gibi hamurişlerini yapıp sattıklarını duyuyorum. İçinizde yapan başkası var mı ve varsa görüşlerini alabilir miyim? Ne güzel bir fikir değil mi? Hem her yeni tarifi "Kim yiyecek şimdi bunu" tasası çekmeden deneyebiliyorsun hem de bir getirisi oluyor.
Tavuklu menümüz hayırlı olsun, çirkin bir badire atlattık hepimize geçmiş olsun :)

TAVUKLU TART

Malzemeler:

Hamur:
1/2 su bardağı ılık süt
1,5 tatlı kaşığı kuru maya
2 çay kaşığı şeker
1 yumurta
2 yemek kaşığı sıvıyağ
Aldığı kadar un (300 gr kadar kullandım ben)

Üst:
300 gr tavuk göğüs, minicik küpler halinde doğranmış
3-4 diş sarmısak
2 havuç, rendelenmiş
1 yemek kaşığı sıvı yağ
1/2 demet maydanoz

En üst::)
Beşamel sos (1 bardak süt, 2 yemek kaşığı un, 1 çay kaşığı margarin)

Fırın 180 derece

Yapılış:

1. Ilık süte şekeri karıştırın, içine mayayı da ekleyin ve 15 dakika kabarmasını bekleyin.
2. Unu eleyin, içine diğer tüm malzemeleri karıştırarak, iyice özleşene kadar yoğurun. Bu aşamada unu kademeli eklemekte yarar var.
3. Hamuru top haline getirip ılık bir yerde bir saat kadar kabartın. Hamur iki katına çıkacak. (Bu aşamayı kısaltmak için ben fırını 50 derecede ısıttım ve hamuru içinde 15 dakika kadar beklettim.)
4. Kalıba hamuru elinizle yayın. Ilık fırında 10 dakika kadar daha bekletin.
5. Üst malzemesi için, Sıvıyağı kızdırın, tavuk ve havuçları ekleyip, suyunu salıp çekene kadar pişirin. Ateşten aldıktan sonra ince doğranmış meydanozu da ekleyip karıştırın.
6. Beşamel sos için, unu kavurun, içine sütü sürekli çırparak ekleyin ve muhallebi kıvamını alana kadar pişirin. Ateşten aldıktan sonra margarini ilave edip hızlıca karıştırın.
7. Hamurun üzerine tavuklu harcı yayın, üzerine beşamel sosu döküp önceden ısıtılmış fırında üstü kızarana kadar pişirin.

Pazartesi, Mayıs 09, 2005

ÇALINTI TARİFLER-III

Bugün Pazartesi. Beklediğim yazı en sonunda yayınlandı. Sadece biraz komik. Yazıda bu kadın sanki çok dürüst, ilkeli biriymiş gibi gösterilmiş. Kadın emeğe saygıya önem verirmiş(!). Biz kendisine ulaşmaya çalışmışız ama aşırı sert bir dil kullandığımız için olmamış.(!)
Komik!
Neyse, bu mesele bu "emeğe son derece saygılı" kadının özür dilemesiyle son bulmuş oluyor.
Benim açımdan hiç hoş olmayan bir deneyimdi. Saygılı kadın açısından nasıldı onu bilemiyorum ama...
Buyrun siz de Yavuz Baydar'ın yazısını okuyun.
http://www.sabah.com.tr/2005/05/09/yaz1348-10-140.html

Perşembe, Mayıs 05, 2005

ÇALINTI TARİFLER-II





Bugün Şahika'nın yolladığı gazeteler elime geçti ve hemen fotoğraflayıp yayınlıyorum. Bu kadın halen maillerime cevap vermiş değil. Yavuz Baydar'la tekrar konuştum, o da henüz hiçbir mailime cevap vermiş değildi, bu konuyu Pazartesi günü Okur Şikayetleri köşesinde yazacağını söyledi. Pazartesiyi bekleyip göreceğiz.

Salı, Mayıs 03, 2005

ÇALINTI TARİFLER

Bugün tekrar Sabah Gazetesi Okur Şikayetlerinden Yavuz Baydar'la görüştüm. Not alarak ilgileneceğini söyledi. Sizden ricam, ilk olarak emeğe saygısızlığa, ikinci olarak da bu vurdumduymazlığa tepki göstermeniz amacıyla aşağıda vereceğim mail adreslerine birkaç dakika ayırıp bir mail atmanızı istiyorum.
Ses çıkarmazsak bu böyle devam edecek. Burası benim yerim, resmen biri evime izinsiz girmiş gibi hissettim. İzin istense ve kaynak gösterilse, yine de "hayır istemem yayınlama" diyecek olanımız yok, hatta böyle bir teklif mutluluk bile verir ama konu başkasının emeğini çalarak, kendisine mal etmekse, bu müsamaha gösterilecek bir konu değil.
Rahatsızım kısaca, büyük gazete diye bildiğimiz gazetenin bu tavrından ve bu kadının saygısızlığından.

Sabah Gazetesi Okur Şikayetleri: okur@sabah.com.tr
Yayınlayan Kadın: Yıldız Borluk--yborluk@sabah.com.tr