Hasır Sepet

Cuma, Mayıs 28, 2010

AA! BENİM BİR BLOGUM VARDI!

Tam 3 sene sonra yeniden merhaba!
Yeni projem buraya bir çekidüzen vermek, şablonu daha sade, daha temiz bir hale getirmek, sonra da özel tariflerle geri dönmek. Güncellenme sıklığı eskisi gibi olmaz, ne de olsa artık bir anneyim, vaktim gayet kısıtlı. Ama güncellendiğinde buna değdiğini göreceksiniz.
İzlemede kalın lütfen!

Etiketler:

Çarşamba, Mayıs 09, 2007

YUMURTASIZ KEK



Öyle uzun zamandır sessiz ki buralar ve ben de öyle uzun zamandır mutfağa adım atmadım ki. Kek-börek anlamında tabii. Geçtiğimiz sene miydi, kuş gribi krizi sırasında böyle bir tarif
bulup uygulamış, tatsız olur korkusuyla üzerine biraz da damla çikolata serpmiştim ama minimum malzemeyle deneme olarak yaptığımdan elimde kek namına bir bu gördüğünüz vardı ve onu da 4 kişi bölüşünce neye benzediğini de pek anlayamamıştık. Velhasıl tarif hakkında çok ayrıntı hatırlamasam da pek de tercih edilecek bir lezzeti olmadığını biliyorum. Vejeteryanlar veya yumurta alerjisi olanlar tarif ararsa burada bulunsun mantığıyla eklediğimi de belirteyim hemen. Tüm bardaklar su bardağı ve bunlar orjinal ölçüler, benim uyguladığım değil. Ben 1/4 üne azaltmıştım.

Güzel, mutlu, sağlıklı günler dilerim herkese...

YUMURTASIZ KEK

Malzemeler:

3-3,5 bardak un

1/2 bardak kakao

1 çay kaşığı karbonat

1 paket vanilya

1/2 çay kaşığı tuz,

1,5 bardak şeker

1/2 bardak ayçiçek yağı

1,5 bardak soğuk su

Fırın 180 derece

Yapılış:

1. Kuru malzemeleri eleyerek birbirine karıştırın. Zaten yumurtasız olduğundan zor kabarıyor bir de eleme işini atlarsanız yamyassı bir şey olur, o yüzden mutlaka malzemeleri eleyip havalandırın.

2. Sıvı malzemeleri de ekleyip karıştırın ve yağlı kağıt sarılıp yağlanıp unlanmış kalıba dökün. Üzerine isterseniz bolca damla çikolata serpiştirin.

3. Önceden ısıtılmış fırında batırılan kürdan temiz çıkana kadar pişirin.

Çarşamba, Mart 07, 2007

BÜTÜN PORTAKALLI BADEMLİ KEK



Son zamanların hatta tüm zamanların en güzel keklerinden biri. Pişerken öyle bir mis kokuyor ki şaşıracaksınız. Evdeki Cakes&Bakes kitabından bulduğum bir tarif, bu kitaptaki tarifleri de sevmeye başladım, genelde sonuçları güzel oluyor çünkü.


Haftasonu için misafirlerimin gelmesi muhtemeli bu durumda yeni tarif deneyip paylaşabileceğim demektir.


Sitedeki tüm kekler için aynısını söyleyemem ama bunun için gönül huzuruyla söyleyebilirim, mutlaka ama mutlaka deneyin.





BÜTÜN PORTAKALLI BADEMLİ KEK





Malzemeler:



1 küçük portakal
3 yumurta
140 gr şeker
85 gr un
1 çay kaşığı karbonat
100 gr toz badem
50 gr eritilmiş margarin

Fırın 160 derece

Yapılış:

1. Portakalı yıkayıp kabuğunu soymadan, derin bir kaba koyun. Üzerini geçecek kadar soğuk su ilave edin ve kaynadıktan sonra 1 saat kısık ateşte pişirin.
2. Sudan çıkarıp soğuttuğunuz portakalı blenderda püre haline getirin.
3. Şeker ve yumurtayı bembeyaz olana kadar 8-10 dakika çırpın. Un ve bademi de ekleyip karıştırın.
4. Portakal püresi ile erimiş mergarini de metal bir kaşık kullanarak karışıma fala hırpalamaksızın ekleyin.
5. Önceden ısıtılmış fırında 40-45 dakika pişirin.

NOTLAR:
a) Portakalınız hakikaten küçük olsun yada elde ettiğiniz pürenin yarısını kullanın. Benimki büyük bir portakaldı, kek biraz tıkız oldu.
b) Üzerindeki kremasını 1 kutu krema, 1/2 kutu labne ve 3-4 çorba kaşığı pudra şekeri karıştırarak yapıyorum, tadı çok güzel geliyor bana.

Salı, Şubat 27, 2007

SEBZE MUSAKKA



Yine uzun bir aradan sonra tekrar merhaba!

Uzun süre önce internetten bulduğum bir tarif bu, bilgisayar temizliği yaparken gözüme ilişti, bununla birlikte bir de peynirli bulgur salatası tarifi vardı ki önümüzdeki günlerde onu da denemeyi düşünüyorum, bir nevi peynirli kısır gibi birşey. Kısıra da bayılırım!
Aslen peynirlerin rendelenip üzerine serilmesi gerekiryordu, benim de en nefret ettiğim mutfak işi rendelemek olunca, ortaya yukarıdaki gibi bir görüntü çıktı, kare dilimler kesip yerleştirmiştim, erimemişler bile, siz yapmayın :)
Buyrun tarif, rejimciler ve vejeteryanlar için de birebir!
SEBZE MUSAKKA
Malzemeler
1 orta boy patlıcan
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 büyük boy kabak
2 orta boy patates
1 orta boy soğan
1 diş sarımsak (kıyılmış)
1 çorba kaşığı beyaz sirke
Yarım kilo domates
200 gram mercimek
2 çorba kaşığı maydanoz (kıyılmış)
1 fincan ufalanmış light beyaz peynir
Tuz, biber
Sos için:
1,5 çorba kaşığı ayçiçek yağı
2 çorba kaşığı un
1 fincandan biraz fazla süt
1 yumurta
Çeyrek fincan rendelenmiş light kaşar peyniri
Karabiber
Fırın 190 derece
Yapılış:
1. Patlıcan dilimlerine tuz serpip bir süre bekletin. Daha sonra yıkayın ve suyunu alın. Patatesler ve kabakları da ince halkalar halinde doğrayın. Soğan ve sarımsağı minik küpler halinde kıyın. Yeşil mercimeği haşlayın.
2. Fırını önceden ısıtın. Yağı geniş bir tavada kızdırın, patlıcan, kabak ve patates dilimlerinin her iki tarafı da hafifçe kahverengileşinceye kadar pişirin ve ateşten alın.
3. Aynı tavada soğan ve sarımsağı da hafifçe pembeleşinceye kadar kavurun, sirkeyi dökün ve ateşi kısın. Domates, mercimek, maydanoz, kekiği atıp karıştırın. Üzerini örtün, kısık ateşte 15 dakika kadar ateşte tutun.
4. Yanmayan cam bir kaba patlıcan, kabak, patates, soğan ve beyaz peyniri dizin, domates karışımını sebzelerin üzerine boşaltın. Bunun üzerine kalan kabak ve patlıcanı koyun, üzerini örtüp önceden ısıttığınız fırında 25 dakika kadar pişirin.
5. Bu arada küçük bir tencerede ayçiçek yağı, un ve sütü karıştırın, yavaşça kaynamaya bırakın ve koyulaşıncaya kadar karıştırın. Daha sonra üzerine karabiber serpin ateşten alın. 5 dakika kadar soğumaya bırakın ve çırpılmış yumurtayla karıştırın. Sosu sebzelerin üzerine koyun ve light kaşar peyniri serpin. Fırında üzeri açık olarak 25-30 kadar daha pişirin

Pazartesi, Ocak 29, 2007

MİM!

Aslı sobeleyince cevap vermemek olmaz.

HAKKIMDA BİLMEDİĞİNİZ 5 ŞEY..

Market alışverişi yaparken yeni ürünleri alıp mutlaka denerim.

Ruh halime bağlı tamamen, sırf gezinmek için gitmişsem evet, yok okuldan yorgun argın dönmüş ve zaten tıslamış bir haldeysem kesinlikle hayır. Aslında çok da araştırmacı olduğumu söyleyemem bu konuda, yeni bir tarifte yeni bir malzeme gerekirse araştırma yapıyorum daha çok.

İnternetten gazete okumayı hiç sevmem.

Hiç sevmem diyemiyeceğim, bazen okuduğum da olur ama ilk tercihim kesinlikle gerçek gazete. Hatta eşim kızar, "Dünya kadar gazete alıyorsun, okuyup yanında kule gibi diziyorsun" diye. Bir tek gazete okuyamayanlardanım. Bir de daha ciddi bir takıntı, benden önce birinin okumuş olduğu gazeteyi okumak istemem, ilk açan ben olmak isterim.

Hiç sigara içmedim, tadını bilmem.

Hayatımın handikapı. Küçük yaşta başladım sigaraya ve halen içiyorum, her ne kadar son dönemde azaltmış olsam da bir türlü kesin olarak bırakamıyorum. Hem içmesini seviyorum hem içtiğim için, kendime verdiğim bunca zarardan ötürü kendimden nefret ediyorum. İki ara bir dere durumu.

Sevgi, saygı ve hoşgörüyü hayatımdan çıkartmayacağım kavramlardır. Ukalalıktan nefret ederim.

Ukalalıktan nefret edemem ne yazık ki, kendim de bir ukalayım :). Genel hoşgörülü insanlar vardır ben onlardan değilim, sadece sevdiklerime karşı. Ama saygısızlık hakikaten beni çıldırtıyor, öğrencilerimde de tahammül edemediğim tek özellik bu.

Futbolu seviyorum.

Yok yok aman, ciddi anlamda sinir olduğum şeylerden biri. Aslına bakarsanız bunca bağımlılık yaratan bir şeye spor gözüyle de bakamıyorum, sanki birileri toplumu uyutmak, aklını saçma sapan şeylerle doldurmak, onları meşgul etmek için bunları uyduruyormuş gibi geliyor. Buz pateni, aletli jimnastik varken futbol da neymiş! :)

Melda, Işıl, sobe!